iyi şekilde - Turkish English Dictionary

iyi şekilde

Meanings of "iyi şekilde" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
iyi şekilde in a good way adv.

Meanings of "iyi şekilde" with other terms in English Turkish Dictionary : 126 result(s)

Turkish English
General
en iyi şekilde best adj.
Our companies, both big and small, can operate at their best.
Hem büyük hem de küçük şirketlerimiz en iyi şekilde çalışabilir.

More Sentences
daha iyi şekilde better adv.
I was in better shape back then.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.

More Sentences
bilgisayar oyunlarında bir oyunun konusunun ve temel oyun mekaniğinin ne kadar iyi tasarlanmış ve oyunda ne kadar verimli bir şekilde uygulanmış olduğunu ifade eden sözcük gameplay n.
iyi bir şekilde eskime stand-up n.
en iyi şekilde kullanmak optimize v.
başarılı olmak veya iyi bir şekilde sonuçlanmak (plan/proje vb) work out v.
ülkesini uluslararası alanda en iyi şekilde temsil etmek to represent his/her country at the highest level in the international arena v.
ülkesini uluslararası alanda en iyi şekilde temsil etmek represent his/her country in the best possible way in the international arena v.
iyi şekilde sonuçlanmak turn out well v.
en iyi şekilde yararlanmak get the most out of v.
iyi/etkili bir şekilde yönetilmek be run efficiently v.
en iyi şekilde kullanmak optimise v.
zamanı en iyi şekilde değerlendirmek redeem the time v.
(rol) çok iyi ve hızlı şekilde yapmak blaze away v.
en iyi şekilde yararlanmak optimalise v.
en iyi şekilde yararlanmak optimalize v.
en iyi şekilde kullanılan optimised adj.
en iyi şekilde kullanılan optimized adj.
iyi şekilde ifade edilmiş well-turned adj.
karaya iyi bir şekilde oturtulmuş finely stranded adj.
neşeli iyi huylu bir şekilde jocundly adv.
olağanüstü şekilde iyi wondrously adv.
iyi niyetli bir şekilde graciously adv.
iyi giyimli bir şekilde nattily adv.
iyi kalpli bir şekilde warmheartedly adv.
daha iyi bir şekilde better adv.
iyi kalpli bir şekilde kindheartedly adv.
en iyi şekilde ideally adv.
iyi huylu bir şekilde jovially adv.
iyi huylu bir şekilde good-naturedly adv.
iyi niyetli bir şekilde well-meaningly adv.
çıkarına en iyi hizmet edecek şekilde one's best interest adv.
iyi huylu bir şekilde kindheartedly adv.
iyi huylu bir şekilde blandly adv.
çok iyi bir şekilde gorgeously adv.
çok iyi bir şekilde magnificently adv.
çok iyi bir şekilde splendidly adv.
çok iyi bir şekilde resplendently adv.
birinin/bir şeyin güzelliğini/iyi yönlerini ortaya çıkaracak şekilde to advantage adv.
iyi kalpli bir şekilde kind-heartedly adv.
iyi huylu bir şekilde kind-heartedly adv.
iyi kalpli bir şekilde warm-heartedly adv.
en iyi şekilde in the best manner adv.
çok iyi bir şekilde champion [dialect] adv.
iyi kalpli olmayan bir şekilde unbenignly adv.
iyi niyetli bir şekilde unmaliciously adv.
diğerlerinden daha iyi bir şekilde best adv.
iyi bir şekilde big adv.
iyi bir şekilde brawlie [dialect] [scotland] adv.
hayret uyandıracak kadar iyi şekilde to a miracle adv.
görkemli oldukça iyi bir şekilde lovely adv.
iyi bir şekilde gradely [dialect] [uk] adv.
yeterince iyi bir şekilde ok adv.
yeterince iyi bir şekilde okay adv.
ile iyi geçinir şekilde in adv.
iyi bilinen bir şekilde famously adv.
çok iyi şekilde clever [dialect] adv.
çok iyi bir şekilde fine adv.
çok iyi bir şekilde first-rate adv.
daha iyi bir şekilde superiorly adv.
en iyi şekilde superlatively adv.
Phrasals
iyi bir şekilde yararlanamamak throw away v.
iyi/kötü bir şekilde bitirmek cap off v.
(birini bir şeye) en iyi şekilde hazırlamak fit (one) for (something) v.
Colloquial
eldekini en iyi şekilde kullanmak make the best of v.
en iyi şekilde değerlendirmek make the best of v.
iyi/kötü bir şekilde bitirmek cap it all v.
(birine) hak ettiği şekilde iyi davranmak do well by (one) v.
aşırı iyi bir şekilde like a bandit adv.
Idioms
en iyi şekilde çaba göstermek/yapmak not bring it weak v.
(birine) belli bir şekilde/iyi/kötü davranmak do somehow by someone v.
gayet iyi bir şekilde anlamak hear (one) loud and clear v.
en iyi şekilde sergilemek show (someone or something) to advantage v.
güzel göstermek/en iyi şekilde göstermek show to advantage v.
en iyi şekilde sergilemek show to advantage v.
güzel göstermek/en iyi şekilde göstermek show to good v.
en iyi şekilde sergilemek show to good v.
güzel göstermek/en iyi şekilde göstermek show one's advantage v.
en iyi şekilde sergilemek show one's advantage v.
en iyi şekilde yararlanmak make the most of v.
birinin yerini en iyi şekilde doldurmak fill somebody’s boots/shoes v.
birinin işini onun yerine en iyi şekilde yapmak fill somebody’s boots/shoes v.
birinin rolünü en iyi şekilde üstlenmek fill somebody’s boots/shoes v.
zamanını en iyi şekilde değerlendirmek improve the shining hour [old-fashioned] v.
tecrübeli birinin yaptıklarını izleyip tekrarlayarak işi nasıl en iyi şekilde yapacağını öğrenmek sit next to nellie [old-fashioned] v.
(birine) iyi bir şekilde ulaşmak go down well (with somebody) v.
(birine) iyi bir şekilde ulaşmak go off well (with somebody) v.
elindekini en iyi şekilde kullanmak/değerlendirmek make the best of a bad bargain v.
(bir şeyi) en iyi şekilde yapmak do (something) up brown v.
bir şeyi elinden gelen en iyi şekilde yapmak do something for all you are worth v.
kötü bir durumdan en iyi şekilde sıyrılmak save the furniture [australia] v.
(bir şeyden) en iyi şekilde faydalanmak get the most out of (something) v.
en iyi şekilde görünmek look one's best v.
en iyi şekilde görünmek look its best v.
(bir şeyi) en iyi şekilde değerlendirmek make the best of (something) v.
(eldekini) en iyi şekilde kullanmak make the best of (something) v.
(bir şeyden) en iyi şekilde faydalanmaya/yarar sağlamaya bakmak make the best of (something) v.
eldekini en iyi şekilde kullanmak make the best of something v.
elindekinden en iyi şekilde faydalanmaya/yarar sağlamaya bakmak make the best of something v.
eldekini en iyi şekilde kullanmak make the best of things v.
elindekinden en iyi şekilde faydalanmaya/yarar sağlamaya bakmak make the best of things v.
eldekini en iyi şekilde kullanmak make the best of a bad job v.
elindekinden en iyi şekilde faydalanmaya/yarar sağlamaya bakmak make the best of a bad job v.
en iyi şekilde değerlendirmek make the most of it v.
içinde bulunduğu durumu en iyi şekilde değerlendirmek play the hand (one) is dealt v.
birini/bir şeyi en iyi şekilde sunmak put in a good word for someone/something v.
iyi şekilde sonuçlanmak work out for the best v.
iyi sonuçlar verecek şekilde to great effect adv.
iyi sonuçlar verecek şekilde to fine effect adv.
iyi sonuçlar verecek şekilde to outstanding effect adv.
iyi sonuçlar verecek şekilde to good effect adv.
daha iyi şekilde to (good) advantage adv.
çok iyi şekilde to (good) advantage adv.
daha iyi şekilde to (better) advantage adv.
çok iyi şekilde to (better) advantage adv.
iyi görünecek şekilde in a good light adv.
en iyi şekilde at one's best expr.
iyi bir şekilde in a good light expr.
Speaking
işini en iyi şekilde yap do your job the best you can expr.
Trade/Economic
bir şirketteki işgücü ile malzemenin en iyi şekilde kullanılmasını sağlama yollarını arayan kurul labour management committee n.
Law
avukatın müvekkilin çıkarlarını en iyi şekilde koruma yükümlülüğü attorney-client relation n.
Computer
en iyi şekilde kullanmak optimise v.
en iyi şekilde kullanmak optimize v.
ekranda görünüm için en iyi şekilde best for on-screen viewing expr.
yazdırma için en iyi şekilde best for printing expr.
Biology
ait olduğu cinsin temel özelliklerini en iyi şekilde gösteren türler type species n.